Bağlantıda Kalın!

Kobiler

Türk makine sektörü Almanya’dan sonra

Türk makine sektörünün en büyük ihracat pazarı olan Almanya sanayiinde son dönemde yaşanan daralmanın sektörün ihracat performansı üzerindeki etkisini en aza indirmeye çalıştıklarını belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “ABD’nin Türkiye’den yaptığı toplam ithalat içinde makinelerin payı, Almanya’da olduğu gibi yüzde 15’in üzerine çıktı. Ar-Ge yatırımlarımız ve yükselen teknoloji seviyemiz konjonktürel gelişmelere karşı bizi koruyor\” dedi.
 
Şubat ayında 1,4 milyar dolar ihracat gerçekleştiren makine sektörü, ilk iki ay sonunda toplam ihracatını geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 8,1 artışla 2,7 milyar dolara taşıdı. İki aylık dönem sonunda ABD, İngiltere, Fransa ve İspanya’ya yapılan makine ihracatında yüzde 20’lerin üzerinde artışlar gerçekleşti.
 
Türk makine sektörünün toplam ihracatı içinde yaklaşık yüzde 15 paya sahip olan Alman sanayiinde son dönemde yaşanan üretim gerilemesinden bir miktar etkilendiklerini ifade eden Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi:
 
“Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya’daki sanayi üretimi, verilerin açıklandığı son 4 aylık dönem boyunca art arda gerileme yaşadı. Ülkenin sermaye ve tüketim malları üretimindeki azalma, Almanya’ya yaptığımız makine ihracatını da doğrudan etkiledi. Fakat Almanya bizim için sadece hedef bir pazar değil, dünya makine dış ticaretine açılan önemli kapılardan biri. Dünya ticareti hız kesse de büyümeye devam ettiği için, makine ihracatımız da hedeflerimiz doğrultusunda artmaya devam ediyor.”
 

“GTS düzenlemesinden en az etkilenen sektör olacağız”
Bu dönemde başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülkeleri alternatif pazarlar olarak verimli değerlendirdiklerini ifade eden Karavelioğlu şunları söyledi
 
“Türk makine sektörü Almanya’dan sonra, ABD’ye ihracatta da birinci sıraya yerleşti. ABD’nin Türkiye’den yaptığı toplam ithalat içinde makinelerin payı, Almanya’da olduğu gibi yüzde 15’in üzerine çıktı. Ar-Ge yatırımlarımız ve yükselen teknoloji seviyemiz konjonktürel gelişmelere karşı bizi korurken, Türk makineleri ABD’de kilogram başına 15 dolara alıcı buluyor. Makinelerimizin katma değeri yüksek olduğu için, ABD’nin Türkiye’yi GTS Programı’ndan çıkarma kararından en az etkilenecek faaliyet alanlarından biri olacağız.”
 

23 ülkenin Alım Heyetleri Mart ayında İstanbul’da buluşacak
14-17 Mart tarihleri arasında düzenlenecek WIN Eurasia ile 20-23 Mart arasında düzenlenecek IDMA fuarlarına yönelik özel çalışmalar yaptıklarını belirten Karavelioğlu şunları söyledi:
“Türkiye’nin Makinecileri olarak bir yandan uluslararası fuarlarda ülkemizi temsil ederken, uluslararası firma temsilcilerini kendi ülkemizde de ağırlamaya ve onlara sektörümüzün gerçek gücünü yerinde göstermeye büyük önem veriyoruz. Mart ayında İstanbul’da düzenlenecek bu iki fuarda 23 farklı ülkeden 75 firmayı ağırlayacağız. WIN Eurasia esnasında ayrıca Almanya’dan Özel Nitelikli Alım Heyeti organizasyonu da yapacağız. Bu çalışmaların yılın kalan kısmında makine ihracatımızı daha da yukarı taşıyacağına inanıyoruz.”

Okumaya Devam Et

Kobiler

Maliye şimdi de POS cihazlarıyla yapılan tahsilatları radarına aldı

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Gelir İdaresi Başkanlığımız, POS cihazlarından gerçekleştirdiği tahsilatın hasılat kaydını yapmayan 3 bin 662 kişiyi tespit etti. Bu kişilerin 5 milyar liralık POS hasılatının beyan edilmesi sağlandı.” dedi.

Şimşek, AA muhabirine kayıt dışı ekonomiyle mücadele amacıyla attıkları adımları genişlettiklerini söyledi.

Gelir İdaresi Başkanlığının, işletmelerde kullanılan POS cihazlarından gerçekleştirilen tahsilat tutarlarından oluşan hasılatın beyan edilip edilmediğini gündemine aldığını bildiren Şimşek, bu kapsamda olası vergi kayıp ve kaçağının denetlediğini aktardı.

Şimşek, Başkanlık tarafından 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin yapılan analiz çalışmalarından hareketle vergi kayıp ve kaçağına neden olduğu yönünde emareler bulunan işletmeler hakkında denetimlere başlandığına dikkati çekerek, denetim sonuçlarına ilişkin şu bilgileri paylaştı:

“Denetim çalışmalarında, vergi mükellefi olmadığı halde üzerlerine kayıtlı POS cihazları bulunan ve bu cihazlar üzerinden hasılat elde eden 2 bin 320 kişi ele alındı. Bu kişilerin toplamda 3 milyar lira kayıt dışı hasılat elde ettiği ve vergi idaresinin bilgisi dışında bıraktığı belirlendi. Mükellefiyeti olan 1342 kişinin ise yine POS cihazları üzerinden elde ettiği toplamda 2 milyar lira hasılatı beyanlarına yansıtmadığı veya eksik yansıttığı tespit edildi. Böylece Gelir İdaresi Başkanlığımız, POS cihazlarından gerçekleştirdiği tahsilatın hasılat kaydını yapmayan 3 bin 662 kişiyi tespit etti. Bu kişilerin 5 milyar liralık POS hasılatının beyan edilmesi sağlandı.”

“1,5 milyar lira vergi tahakkuk ettirildi”

Bu süreçte söz konusu kişilerin vergi daireleri tarafından izaha davet edildiğini belirten Şimşek, “Bu kişilerden 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin vergi mükellefiyetlerine göre gelir vergisi, kurumlar vergisi, katma değer vergisi beyannameleri ile muhtasar beyannameleri olmak üzere 18 bin 500 vergi beyannamesi alındı. Kayıt dışı bırakılan yaklaşık 5 milyar liralık POS hasılatının beyan edilmesi de bu şekilde sağlandı.” diye konuştu.

Şimşek, bu çalışma sonucunda 1,5 milyar lira vergi tahakkuk ettirildiğine işaret etti.

“Mükellef olmadan POS hasılatı elde ediyorlar”

Denetim çalışmalarında çarpıcı örneklere rastlandığını da anlatan Şimşek, “Denetimlerde vergi mükellefi olmadan 1 milyon liranın üzerinde POS hasılatı elde eden 81 kişi bulundu. Bu mükelleflerin ilgili dönemlerdeki hasılat tutarının yaklaşık 253 milyon lira olduğu görüldü. Bunlar arasında toptan ayakkabı, hırdavat malzemeleri, tekstil ürünleri ve beyaz eşya ticareti başta olmak üzere çeşitli alanlarda faaliyetlerde bulunan kişilerin yer aldığı tespit edildi. ” ifadesini kullandı.

Bakan Şimşek, benzer çalışmanın 2023 yılı verileri üzerinden de yapıldığını belirtirken, “Elde edilen sonuçlar üzerine gerekli işlemler yapılacak. Kayıt dışı ekonomiyle mücadelemiz tavizsiz ve güçlü şekilde devam edecek.” diye konuştu.

Okumaya Devam Et

Kobiler

Şirketler, SGK Teşvik miktarını en az yüzde 30 artıracak

Foriba’nın, mevcut teşviklerini optimize etmek, kazançlarını artırmak ve güncel teşvik sistemini takip etmek isteyen şirketlere sunduğu SGK Teşvik çözümü ile mevcut teşvik miktarları üzerinden en az yüzde 30 oranında avantaj sağlanabiliyor.
 
Türkiye’nin en çok elektronik belge işleyen lider e-Dönüşüm firması Foriba, her sektörden 10.000’i aşan referansıyla e-Dönüşüm konusunda Türkiye’deki öncülüğünü sürdürüyor. Foriba, her ölçekten şirkete sunduğu “SGK Teşvik” hizmeti ile mevcut teşvik miktarları üzerinden en az yüzde 30 oranında avantaj sağlıyor.
 
Sundukları SGK Teşvik hizmetinin regülatif bir çözüm mimarisi olduğunun altını çizen Foriba CEO’su Koray Gültekin Bahar: “Foriba olarak bir yandan e-Dönüşüm süreçlerindeki bilgi liderliğimizi devam ettirirken bir yandan da inovatif ürünlerimizle yeni e-Dönüşüm çözümleri geliştirmeye devam ediyoruz. SGK Teşvik hizmetimizle, şirketlerin personel başınafaydalandığı teşvik miktarı 4.000 TL’yi buluyor. Brüt maaş alan bir çalışan için de yaklaşık 2.000 TL civarında teşvik alınabiliyor” diyor.
 
Sundukları SGK Teşvik çözümü ile normalde 1,5 gün sürecek işlemlerin ortalama 10 dakikada yapılabildiğini vurgulayan Bahar, “Şirketler, alabilecekleri mevcut teşvik miktarı üzerinden en az yüzde 30 oranında avantaj sağlayabiliyor. İstihdam teşviklerinin ülkemizdeki işşizliğin azalmasında önemli bir rol oynadığını düşünüyoruz, bu konuda sunduğumuz regülatif çözümler ve yenilikçi yazılımlarla bizler de bu konuda üzerimize düşen görevi yerine getiriyoruz” dedi.
 
Yüzde 99 başarıya ulaşan algoritma
SGK Teşvik’lerinden bir çok kurumun haberinin olmadığının altını çizen Koray Gültekin Bahar, “Foriba olarak sunduğumuz yeni e-Dönüşüm hizmetimizin kurulumu yalnızca 10 dakika sürüyor, sistem sayesinde şirketler aylık ve yıllık olarak teşvikleri hesaplayabiliyor, son 6 aya ait teşvikleri de alabiliyorlar” diyor. Teşvik hesaplamalarında hata oranının yok denecek kadar az olduğunu söyleyen Bahar, başarı oranlarının yüzde 99’lar seviyesinde olduğunu belirtti.

Okumaya Devam Et

Kobiler

Proje taşımacılığı

Türkiye’nin jeopolitiği, ‘Lojistik Sektörü’ üzerinden ekonomiye dönüşüyor. Ölçü dahili yük taşımacılığı büyürken ölçü harici özel ‘Proje Taşımacılığı’ daha da hızlı büyüyor. Bu durumda; taşınan yük bir projedir, ama ayrıca taşıma işi de bir projedir. Proje taşıma firmaları, standart dışı yükleri, en kısa zamanda ve en uygun şekilde taşırlar. Bu nedenle dünya tedarik zincirinin en stratejik halkasındadırlar. Bu sayımızda lojistik sektörünün “Proje Taşımacılığı” boyutunu öne çıkarıyoruz:

Proje taşımacılığı: Taşınması hassasiyet, tecrübe ve standart üstü araç, ekipman ve benzeri donanım gerektiren bir lojistik türüdür. Bu tür taşıma; gerek yurtiçinde gerekse uluslararası lojistik faaliyetlerde yürütülen bir projenin, A’dan Z’ye tüm ihtiyaçlarının bir plan, program dahilinde, taşıma, depolama ve dağıtım süreçleri ile operatör tarafından gerçekleştirilebilmesini gerektirir.
Sektörler ve ürünler: ‘Proje Taşımacılığı’nı, taşıma konusu ürünler ve sektörler yönünden şöyle özetleyebiliriz:
– Fabrika, santral, boru hattı ve ekipmanları.
– Buhar ve gaz türbinleri.
– Transformatör, kondansatör ve ısı kazanları.
– Tank ve basınç araçları.
– Kurutucu, baca ve demir çelik fırınları.
– Endüstri ve endüstriyel makinaları.
– İnşaat endüstrisi.
– Çelik ürünleri.
– Petrol sektörü ürünleri.
– Rüzgar enerjisi–rüzgar türbinleri.
– Denizcilik–yatçılık.
– Havacılık.
– Demiryolları.
– İş makinaları.
– Beton santralleri.
– Taş-kırma eleme tesisleri.
– Döküm üniteleri vb.
– Komple tesis taşımaları.
Proje Kargo: Taşınması hassasiyet gerektiren gabari (ölçülü) yüklerin taşınması ‘Proje Kargo’ konusudur ve bu lojistikte tanım gereği zaman konusu kritiktir. Çünkü zamanda ihlal veya aksama büyük kayıplar yaratır.
Yönetim uzmanlığı: ‘Proje Taşıma’ yükleri uzmanlık deneyim ve özel bilgi gerektirir. Örneğin; her lojistik hat, proje taşımacılığının ihtiyacını karşılamaz. Doğru hat seçimi önem kazanır. Kriz bölgelerine yük taşıma; güvenliği garanti eden anlaşmalar gibi konular uzman ve dinamik kadroları gerektirir.
Planlama uzmanlığı: ‘Proje Taşımacılığı’ yükün türüne göre bazen birden fazla taşıma şeklini gerektirir. (Tren-Gemi , Hava-Kara, Deniz-Kara vs.). Sonsuz seçenek yoktur ama birden fazla seçenek olabilir. Bu noktada titizlik ve milimetrik planlama öne çıkar. Görünmeyen riskler önceden görülür. Güzergah üzerinde kontrol noktaları oluşturma, günlük ve haftalık iş takip raporları verebilme gibi yüksek düzey uzmanlıklar gerekir.
Bölgesel uzmanlaşmalar: Lojistikte altyapıdan yasalara ve kapasiteye kadar bölgesel farklılıklar ortaya çıkar. Örneğin; Türk Cumhuriyetleri’ne, Ortadoğu ve Arap Yarımadası’na taşıma farklılıkları gibi. Sorunu bölgesel uzmanlaşma çözebilir.
Kapasite: ‘Proje Lojistiği’ yapan şirketlerin yükün en uygun biçimde nakli, kaynakların etkin yönetimi, multimodal taşıma biçimlerinin efektif kullanımı, rota bilgisi, resmi ve özel kuruluşlarla ortak çalışma, izin prosedürleri, dökümantasyon, sigortalama gibi pek çok konuda üstün bir organizasyon bilgi ve becerisi geliştirmeleri gerekmektedir. Kimi zaman bu projelerde çeşitli lokasyonlarda depolama ve dağıtım süreçleri gibi ekstra uzmanlık alanları da devreye girer. Demek ki proje lojistiği, çok ciddi bir yatırım, bilgi, tecrübe ve donanım gerektiriyor.

Türkiye’de proje lojistiği
Türkiye’de ‘Proje Lojistiği’nin toplam lojistik faaliyetler içindeki payı “sevkiyat” ölçeğinden bakılırsa yaklaşık yüzde 10 civarındadır. Ancak hacim-tonaj, ciro-karlılık ölçeğinden bakıldığında bu pay artar.
Mevcut durum: Türkiye proje lojistiğinde bugünkü altyapı kapasitesiyle mevcut talebi karşılayabilmektedir. Avrupa ülkeleri, Orta Doğu, Arap Yarımadası ve Afrika ülkeleri yatırımlarında Türkiye’den lojistik ortaklar almaktadırlar. Artıp azalan taleplerle birlikte Türkiye, sektörel anlamda bu hareketliliği değerlendirebilmektedir. Türkiye’nin; özellikle yakın coğrafyada proje lojistiği yönetimini gerçekleştirebilecek düzeyde kuvvetli sektörel rakibi yoktur.
Sektörün vizyonu: Avrupalı şirketlere kıyasla tecrübe, finansman ve donanım eksikliği bulunuyor. Beklenen büyüme açısından şirketlerimiz yatırıma yönelmek durumundadır.
Türkiye’de özellikle enerji, inşaat ve sanayi sektörleri projeler üretmeye elverişli alanlardır ve bu sektörlerde daha büyük yatırımlar hedefleniyor. Örneğin; enerji sektöründe Türkiye’de 5 yıl içinde 78 bin Mw’lık yatırım planlandı, bu da 50 bin adet proje taşıma anlamına geliyor. Sektörde; 2-3 yıl sonra başlayacak projeler için teklifler veren, hazırlık yapan şirketler mevcut.
Önümüzdeki süreçte artacak proje taşımacılığı taleplerini karşılamak üzere, kamu ve özel sektörün bu taleplere yönelik orta ve uzun vadeli bir master plan izlemesi bekleniyor. Kamusal altyapı yatırımları her anlamda ‘Proje Lojistiği’ sektörümüz için önem taşıyor. Ayrıca sektörün oyuncularının da özel ihtiyaçlara çözüm üretebilecek teknik bilgi, finansman, ekipman ve benzeri alanlarda hazırlanmaları gerekiyor.
Ekipman yetersizliği ve tecrübeli eleman azlığı da ‘Proje Taşımacılığımız’ın üstüne gitmesi gereken sorunlardandır.

Proje taşımacılığının potansiyeli büyük
Proje taşımacılığı uluslararası karayolu taşımacılığı sektöründe çok önemli bir role sahip. 2012 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü’nden alınan 60 bin adet özel izin belgesi kapsamında gerçekleştirilen proje taşımaları ülke ekonomisi için önemli bir dinamik yaratıyor. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanı Çetin Nuhoğlu, proje taşımacılığı gerçekleştirebilmenin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan alınan yetki belgeleri ile mümkün olduğunu belirtiyor. Nuhoğlu, “Proje taşımacılığına konu olan yüklerin boyutlarının ülke mevzuatında belirlenen ölçüler dışında olması sebebiyle taşıma sırasında birçok noktaya dikkat edilmesi gerekiyor. Ülkemizdeki kurallara bakıldığında ise; özellikle AB ülkeleri ile yapılan kıyaslamada mevzuat ve uygulama anlamında birçok noktada eksiklikler göze çarpıyor. Uluslararası Nakliyeciler Derneği bünyesinde faaliyetlerine devam eden Özel Yük Çalışma Grubu’nun gerek ulusal gerek ise uluslararası alanda gerçekleştirilen çalışmalar ile birlikte sektördeki proje taşımacılığına ilişkin mevzuat eksikliklerinin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından giderileceği ve uygulama anlamında AB ülkelerinde olduğu gibi basit fakat etkin yöntemler ile taşımaların hız kazanacağını düşünülmektedir” açıklamasını yapıyor. Proje taşımacılığında hizmet verilen sektörlerin başında inşaat ve enerji sektörleri geliyor. Özellikle yurtdışındaki hidroelektrik santrallerine, baraj, köprü, rüzgar enerji santrali inşaatlarına proje taşımaları yapılıyor. Nuhoğlu, sektörün mevzuatsal ya da uygulamada yaşadığı sıkıntıları ise şöyle anlatıyor: “AB ülkelerindeki mevzuat anlamında sağlanan kolaylıklara bakıldığında özel izin belgelerinin yıllık olarak tahsis edilmesi, taşımalardaki kolaylaştırıcı prosedürlerin fazlalığı yurtdışındaki proje taşımacılığının avantajları olarak sıralanabilir. Ülkemizde proje taşımalarına ilişkin ayrı bir mevzuatın bulunmaması sebebiyle uygulama anlamında karşılaşılan farklılıklar ve bunların yarattığı ek maliyet ve prosedürler de ülkemizin yurtdışına kıyasla dezavantajı olarak görülebilir.”
UND’nin verilerine göre 400.000 kişiye istihdam yaratan uluslararası karayolu taşımacılık sektörünün GSYH’daki payı yüzde 15 civarında. Sektörün toplam yatırımı 10 milyar dolar iken Türkiye’ye yıllık döviz getirisi 8 milyar dolar. 2013 yılındaki 42 milyar dolarlık ihracat gerçekleşmesinde hizmet ihracatı gerçekleşmesi ise 13.2 milyar doları buluyor. Taşımacılık sektörünün dahil olduğu hizmet ihracatı hedefinde belirlenen rakam 2023 yılında 150 milyar dolara ulaşıyor. Bunun içinde sektörün payı ise 60 milyar dolar olacak. Proje taşımacılığının genel hedefler içindeki payının artması ise gerek mevzuat gerek ise uygulama anlamında gerçekleştirilecek iyileşmelere bağlı olarak artacak.

OMSAN, 2014’te büyüme odaklı
OMSAN, Türkiye ve Avrupa’da ekonomideki büyümenin yavaşlamasına rağmen sektörün ortalamasının üzerinde büyüyerek 2013 yılını 640 milyon TL’lik bir ciro büyüklüğüyle kapattı. OMSAN, 2014 yılını,15 milyon dolar tutarında yatırım, yüzde 15 büyüme oranı ve yaklaşık 750 milyon TL düzeyinde bir ciro ile tamamlamayı hedefliyor. OMSAN Genel Müdürü Osman Küçükertan, bu yıl önemli bir ticaret ve sanayi merkezi olan Gaziantep’te yeni bir Bölge Müdürlüğü kurduklarını belirterek, “Haziran ayında faaliyete başlayan Gaziantep Bölge Müdürlüğü ile OMSAN, Gaziantep ve çevre illerdeki lojistik ihtiyaçlara sağlayacağı rekabetçi çözümlerle bölge ticaretinin gelişimine katkıda bulunmayı hedeflemektedir” diyor. Firmanın uluslararası gelişimi hakkında da bilgi veren Küçükertan, şu bilgileri veriyor: “2013 yılında Fas’ta yeni bir şirket kuran OMSAN, 2014 yılında oto taşıyıcı yatırımı yapmış ve Fas/Casablanca’da 45 dönümlük bir arazide 2.300 araç kapasiteli bir araç parkı kurmuştur. OMSAN, bu araç parkında PDI hizmeti de sunmaktadır. Türkiye’nin lider otomotiv lojistiği firması olan OMSAN, Türkiye’deki sektörel bilgi birikimini Fas otomotiv sektörünün hizmetine de sunmayı hedeflemektedir.”
Otomatik Ayrıştırma Sistemi devrede
Sektörde yeniliklere imza atarak büyümeyi tercih eden OMSAN, depolarında yoğun işçilik gerektiren dolayısıyla hataya en açık süreçlerden birini oluşturan ürün ayrıştırma işlemleri yazılımını OMSAN mühendislerinin geliştirdiği “Otomatik Ayrıştırma Sistemi” (Sorter) ile çözüyor. Projenin ikinci fazında TÜBİTAK-TEYDEB kapsamında alınan mali destek ile sorterin etkinliğinin arttırılmasını hedeflediklerini aktaran Küçükertan, firmanın gelişimine ilişkin şunları anlatıyor: “Denizyolu ve demiryolu taşımalarının portföyündeki ağırlığını artırmayı planlayan OMSAN; gemi, lokomotif ve müşterilerinin sektörlerine özel vagon yatırımlarıyla intermodal taşımacılığın avantajlarını kullanarak, Anadolu’nun her köşesindeki müşterilerini Avrupa’nın tamamına en rekabetçi koşullarda ulaştırmayı hedeflemektedir.”
Başarısı tescilli marka: OMSAN
Bugün Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde şirketleri, irtibat ofisleri ve acenteleriyle faaliyetlerini yürüten OMSAN, gösterdiği yüksek iş performansı nedeniyle Avrupa’nın en prestijli iş dünyası ödüllerinden biri olarak gösterilen ‘European Business Awards 2013/14’ Yarışması’nda ‘150 Milyon Euro ve Üzeri Yıllık Cirosu Olan Büyük Şirketler’ kategorisinde Avrupa’nın en başarılı 10 firması arasında yeralan tek Türk şirketi olarak Onur Nişanı ile ödüllendirildi. Dünyaca ünlü marka derecelendirme kuruluşlarından biri olan Brand Finance tarafından gerçekleştirilen ‘Türkiye’nin En Değerli Markaları-2014’ araştırması sonuçlarına göre OMSAN, 58 milyon dolar marka değeri ile ‘Türkiye’nin En Değerli 69. Markası’ seçilerek, listeye lojistik sektöründen giren en değerli marka oldu. Öte yandan iş dünyasının en saygın ödül organizasyonlarından biri olarak kabul edilen ‘International Business AwardsSM’ yarışmasında OMSAN, ‘Yılın Taşımacılık Şirketi’ kategorisinde ‘Gümüş Stevie®’ Ödülü’ne, ‘Kurumsal Film’ kategorisinde ise ‘Bronz Stevie®’ ödülüne layık görüldü.

Okumaya Devam Et

Trendler

Copyright © 2024 Kobi Yatırım. Tüm Hakları Saklıdır.