Bağlantıda Kalın!

Kobiler

Türkiye’de uygulanmakta olan ihracata yönelik Vergi Teşvikleri

İhracatta devlet teşvikleri çok detaylı bilinmeyen bir konu. Ben, bu haftadan itibaren bu konuyu tüm yönleri ile sizlere aktaracak makaleler yazacağım. Bu hafta bu konunun ilk makalesi Türkiye’de güncel olarak uygulanmakta olan ihracata yönelik vergi teşvikleri konusunu kısaca anlatıyorum. Bu konunun devamı ihracatta götürü gider uygulamasını bir sonraki makalemde bağımsız konu olarak anlatacağım. Daha sonraki makalelerimde tüm yönleri ile ihracat teşvikleri, ihracata yönelik kredi ve destekleri de okuyabilirsiniz.

İhracatın yatırım ve üretim ile olan sıkı bağı yüzünden teşviklerin üretime yönelik ve ihracata yönelik olarak ayrılması pek mümkün değildir. Üretim olmadan ihracat olamayacağı gerçeği göz önüne alındığında, yatırım ve üretime yönelik vergisel teşvikler dolaylı olarak ihracata da sağlanmış olmaktadır. Doğrudan ihracata yönelik vergi teşvikleri konusundaki uygulama Dış Ticaret Müsteşarlığının yetkisi dâhilinde bulunmaktadır. İhracatçılar için vergi teşvikleri genel olarak gümrük vergisi muafiyeti, vergi, resim, harç istisnası, KDV ve ÖTV istisnasından oluşmaktadır.

Özellikle, Yatırımlarda Devlet Yardımları ve Yatırımları Teşvik Fonu Hakkında Karar ile Küçük ve Orta Ölçekli işletmelerin Yatırımlarında Devlet Yardımları Hakkında Karar hükümleri uyarınca sağlanan vergi resim ve harç istisnası belli değerde ihracat taahhüdü gerektirdiğinden fiiliyatta sadece ihracatçı firmalara yönelik olarak uygulanmaktadır.

İhracatçıların dünya fiyatlarından girdi temin edebilmelerini ve böylece uluslararası piyasalarda rekabet güçlüğü çekmemelerini sağlamak üzere, Dâhilde işleme Rejimi (DİR) Kararı çerçevesinde bazı malların ithalinde gümrük vergisi kolaylığı Getirilmiştir. Bu şekilde ithal edilen mallar, gözetim ve korunma önlemleri ile ithalatta haksız rekabetin önlenmesi gibi ticaret politikası araçlarına da tabi tutulmamaktadır. İhracata yönelik olarak uygulanmakta olan diğer bir vergisel teşvik de, mal ve hizmet ihracatının KDV’den ve ÖTV’den istisna edilmesidir.

Ayrıca Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca, ihracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan ihracatçılar bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hâsılatın binde beşini asmamak şartıyla, yurt dışındaki bu işlerle ilgili belgelendiremedikleri giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilmektedirler. (Bu konuyu tüm yönleri ile bir sonraki makalemde daha ayrıntılı açıklayacağım) günümüzde Türkiye’de uygulanmakta olan ihracata yönelik vergisel teşviklerin her birini hem mevzuat yönünden hem de mevcut uygulama yönünden Kapsamlı biçimde ele alınmaya çalışacağım.

Dâhilde işleme Rejiminin Amacı ve Faydaları

Dâhilde isleme rejimi ile ihracatçı firmalara, dünya piyasa fiyatlarından hammadde, yardımcı madde, ambalaj malzemesi temin etmek suretiyle, ihracatı arttırmak, uluslararası piyasalarda ihraç ürünlerine rekabet gücü kazandırmak, ihracat pazarını geliştirmek ve ihraç ürünlerinin çeşidini arttırmak amaçlanmıştır. Dâhilde işleme Rejimi çerçevesinde tanınan hakların ihracatçılara sağladığı birçok avantaj bulunmaktadır.

Dâhilde işleme tedbirleri

Dâhilde işleme Rejimi kapsamında sağlanan avantajlardan iki sistem yoluyla
Yararlanmak mümkündür. Bunlardan ilki şartlı muafiyet sistemi, ikincisi ise geri ödeme
Sistemidir.

1. Şartlı Muafiyet Sistemi

Bu sistemde, ihracatçı firmalar ihracat taahhüdü karşılığında, yardımcı madde, yarı mamul, mamul ile ambalaj ve isletme malzemelerini ithal ederken ödemeleri gereken gümrük vergisi, KDV, diğer vergilerden muaf tutulmakta ve ticaret politikası önlemlerine tabi olmamaktadır.
Bu yöntemin düzenlenmesinin temel amacı normal ithalat prosedüründen Kaynaklanan işlem maliyetlerinin asgariye indirilmek istenmesidir.

2. Geri Ödeme Sistemi

Geri ödeme sisteminde, ihraç edilecek ürünün bünyesinde kullanılacak girdilerin ithalatı sırasında gümrükte ödenmesi gereken vergiler ödenmektedir. İthal eşyası kullanılarak elde edilen mamullerin ihracı halinde ise ithalat sırasında alınan vergiler iade edilir. Bu sistemden yararlanılabilmesi için, DİİB alınması ve eşyanın geri ödeme Sistemi kapsamında olduğu hususunun gümrük giriş beyannamesinde belirtilmiş olması gerekmektedir.

Tecil-terkin uygulaması

Tecil-terkin kapsamında işlem yaptırmak isteyen ihracatçı-imalatçılar, belgelerini satıcılara ibraz ederek hesaplanan verginin kendilerinden tahsil edilmemesini talep etmelidirler. Bu kapsamda işlem yapacak satıcıların kendilerinden talep edilen malın, belgedeki cins ve miktarına uygun olup olmadığını, daha önce satın alınan miktarları da göz önünde bulundurarak belirlemesi gerekmektedir. Düzenlenecek faturada toplam bedel üzerinden hesaplanan KDV alıcıdan tahsil edilmeyecektir. Faturaya; “KDV Kanunu’nun geçici 17. maddesi hükmü gereğince katma değer vergisi tahsil edilmemiştir” ibaresi yazılacaktır.

 

Dâhilde isleme veya geçici kabul rejimi kapsamında yapılan teslimler için KDV Kanunu’nun 11/1-c maddesi uygulamasına ilişkin genel tebliğlerde yapılan açıklamalara göre işlem yapılacaktır. Ham ve yardımcı madde satıcıları tarafından bu dönemde verilecek beyannameye, alıcılar tarafından onaylanarak verilen geçici kabul veya Dâhilde işleme izin Belgesinin bir fotokopisi eklenecektir. İhracatçıya bu kapsamda teslim yapan imalatçılar ise beyannameye, ihracatçı tarafından şerh düşülen geçici kabul veya Dâhilde işleme izin Belgesinin fotokopisini ekleyecektir.

Terkin-iade işlemleri

Tecil-terkin kapsamında satın alınan maddelerle imal edilen malların süresi içinde ihraç edildiği YMM tarafından düzenlenecek bir raporla tespit edilecektir. Düzenlenecek rapor, tecil-terkin kapsamında ihracatın yapıldığı her dönem için ayrı ayrı düzenlenecek ve ikişer örneği ihracatın yapıldığı tarihten itibaren 3 ay içinde satıcıya verilecektir. Ancak, bu süre içinde makul mazeret bildirenlere VUK’ un 17.maddesine göre vergi dairesince bu sürenin en çok bir katı kadar ek süre verilebilmektedir. Satıcıların sözü edilen raporu bağlı olduğu vergi dairesine ibraz etmesi üzerine, tecil edilen vergi terkin edilir. Bu kapsamda satın alınan ham ve yardımcı maddelerle imal edilen malların ihracatçıya tesliminde tecil-terkin uygulanması durumunda, aynı rapor ile hem satıcının, hem de imalatçının tecil edilen vergileri terkin edilir.

 

Tecil-terkin uygulaması kapsamında satın alınan mallardan üretilen malların izin belgesinde öngörülen süre ve şartlara uygun olarak ihraç edilmemesi halinde zamanında alınmayan vergi, tecil tarihinden itibaren vergi zıyaı cezası da uygulanmak suretiyle gecikme faizi ile birlikte alıcıdan tahsil edilir.

KDV Kanunu’nda İhracat İstisnası Kapsamı

İhracatta KDV istisnası, ihracatçıların dünya pazarlarında rekabet gücünün Arttırılması amacıyla 3065 sayılı KDV Kanunu’nun 11. ve 12. maddesi ile yapılan Düzenlemelerle Türk Vergi Sisteminde yerini almıştır.

 

1.maddenin a bendinde;
“_İhracat teslimleri ile bu teslimlere ilişkin hizmetler ve yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetler KDV ‘inden istisna tutulmuştur” hükmü yer almaktadır.

Aynı maddenin b bendinde ise;
“ Türkiye’de ikamet etmeyen yolcuların Türkiye’den satın alıp yurt dışına Götürdükleri mallara ait ödenen KDV’nin iade edileceği ve yolcu beraberinde yurt Dışına çıkarılan eşyaların da normal ihracat seklinde vergiden istisna tutulacağı”Hükmü düzenlenmiştir

KDV Kanunu 11.maddesine 3297 sayılı kanunla eklenen c bendinde ise, ihraç Kaydıyla yapılan satışlarda ihracatçılar tarafından KDV’nin ödenmeyerek bir tür ön ihracat uygulaması öngörülmüştür. KDV Kanunu’nun 11. maddesi ile ihracatın ülke ekonomisi için taşıdığı önem
Göz önüne alınarak istisna kapsamı çok geniş tutulmuştur.

KDV Kanunu’nun 12. maddesinde, bir teslimin ihracat sayılabilmesi için gerekli şartlar belirlenmiştir.
Son olarak, Kanunun 32. maddesinde, mükelleflerin istisna kapsamında gerçekleştirdikleri işlemleri dolayısıyla yüklendikleri vergileri, istisna kapsamında olmayan işlemleri üzerinden hesapladıkları vergiden indirebilecekleri, indirim dolayısıyla giderilemeyen verginin de iade edileceği hükme bağlanmıştır. Bu madde ile ülke ekonomisi açısından önem ve özellik taşıması nedeniyle, ihracat ve bir kısım ulaştırma sektörünün ve bunlara bağlı bir kısım hizmetlerin vergi yükünü tamamen kaldırmak ve bu suretle uluslararası ticarette rekabet eşitliği sağlayabilmek amaçlanmıştır.

KDV İhracat İstisnasının Şartları

KDV Kanunu’nun 11/1-a maddesi ile ihracat teslimlerinin KDV’den istisna tutulacağı belirtilmiştir. KDV Kanunu’nun 12. maddesinde belirtildiği gibi, bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için aşağıdaki şartlar gerçekleşmelidir.

 

a) Teslim, yurtdışındaki bir müşteriye yapılmalıdır.
b) Teslim konusu mal, TC Gümrük Bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye veya bir serbest bölgeye vasıl olmalı ya da yurt dışındaki müşteriye gönderilmek üzere yetkili gümrük antreposuna konulmalıdır.

İhracat Sayılan Yurtiçi Satışlar

İhracat Teşvik Mevzuatı hükümlerine göre, bazı yurt içi satışlar ihracat olarak değerlendirilebilmektedir. Daha önce de belirtildiği gibi, mallar yurt dışına satılıp TC gümrük bölgesini geçmediği sürece, KDV yönünden ihracat istisnası uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle, prensip olarak, ihracat sayılan yurt içi satışların KDV’ye tabi tutulması gerekmektedir.

İhraç Kayıtlı Satışlar

KDV uygulamasında ön ihracat istisnası olmamasına karsın, KDV Kanun’unun 11/1 maddesine 3297 sayılı kanunla eklenen ( c ) bendi ile 20.06.1986 tarihinden itibaren ihraç kaydıyla yapılan teslimler ihracat istisnası kapsamına alınmıştır. Tecil terkin sisteminde alıcı konumundaki ihracatçı, aldığı malı belli şartlar altında ihraç etmek şartıyla satıcıya KDV ödeme, ihracatı gerçekleştirdikten sonra vergi iadesi formaliteleri ile uğraşmamaktadır. Böylece hem zaman ve emek tasarrufu yapmış olmakta hem de vergi iadesinde yasanın gecikmeler nedeniyle uğranılan finansman kaybı engellenmiş olmaktadır. Bu sistemde ihracatçılar, belli şartlara haiz olan imalatçıların kendilerine ihraç edilmek üzere teslim edilen mallara ilişkin KDV’sini ödememektedir. İmalatçılar, ihracatçılardan tahsil etmedikleri KDV’sini ilgili dönem beyannamesinde beyan ederek tarh ve tahakkuk ettirmekte, tahakkuk eden vergi varsa tecil ettirmektedir. İhraç kaydıyla teslim edilen malların 3 ay içerisinde ihraç edilmesi durumunda tecil edilen vergi terkin edilmektedir.

Hizmet İhracı

KDV Kanunu’nun 1. maddesi gereği, Türkiye’de yapılmayan hizmetler verginin konusuna girmemektedir. Burada hizmetin yapıldığı yerin tespiti önem kazanmaktadır. Türkiye’de yapılmakla birlikte yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetler ise kanunun 11/1-a maddesi uyarınca vergiden istisna edilmiştir. Bu durumda hizmetin, yurt dışında yapılmış hizmet mi olduğu, yoksa Türkiye’de yapılmış ve ihraç edilmiş bir hizmet mi olduğu konusu önem kazanmaktadır. Bir hizmetin Türkiye dışı hizmet sayılmasındaki tek ölçü, o hizmetin maliyetlerinin ve hâsılatının Türkiye’de kayda alınmasının gerekmemesidir.

Hizmet ihracatında istisna için aranan koşullar

KDV Kanunu’nun 12. maddesi uyarınca hizmet ihracının vergiden istisna tutulması için

 

1) Hizmet Türkiye’de yurt dışındaki bir müşteri için yapılmalıdır.
2) Fatura veya benzeri belge yurt dışındaki müşteri adına düzenlenmelidir.
3) Hizmetin bedeli döviz olarak Türkiye’ye getirilmelidir.
4) Hizmetten yurt dışında yararlanılmalıdır.

 

İhracat İstisnasından Doğan KDV Alacağının İadesi

3065 sayılı KDV Kanunu. Tam istisna olarak adlandırılan bazı işlemlerde ise teslimi yapılan veya ifa edilen hizmetlerin bünyesine giren vergilerin diğer muamelelere ilişkin hesaplanan vergiden mahsup edilememesi halinde yüklenicilere iade imkânı getirilmiştir.

 

KDV Kanunu’nun 32.maddesi uyarınca ihracat ve ihraç kayıtlı satış nedeniyle yüklenilip indirilemeyen vergiler Maliye Bakanlığı ve Gümrük Müsteşarlığı’nca belirlenen esaslara göre iade edilmektedir.

KDV istisnasında mahsup yoluyla iade

Katma Değer Vergisi iade alacağının hak sahibi mükellefin kendisinin, ortaklarının veya mal ve hizmet satın aldığı kişilerin vergi borçlarına, ithalat sırasında uygulanan vergilere, SSK prim borçlarına mahsup talepleri, miktarlarına bakılmaksızın inceleme raporu ve teminat aranılmadan yerine getirilmektedir.

İhracat İstisnasında Nakden KDV İadesi

İhracatçıların, ihracat, ihraç kayıtlı satışlardan doğan KDV iade alacağının nakden iade yoluyla alınması da mümkündür.

Vergi, Resim ve Harç istisnası

Türk vergi sisteminde İhracatta vergi, resim ve harç istisnası; ihracat, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı faaliyetler neticesinde doğan vergi, resim ve harçların istisna edilmesi olarak tanımlanabilir. 

 

Söz konusu istisna, ihracatçı firmaların maliyetlerinin düşürülmesi suretiyle; ihracatı arttırmayı, ihraç pazarlarını geliştirmeyi ve ihraç ürünlerine uluslar arası piyasalarda rekabet gücü kazandırmayı amaçlamaktadır. 

Vergi, resim, harç istisnasında, vergi mevzuatına göre damga vergisi, banka ve sigorta muamele vergisi(BSMV), harç gibi mali yükümlülükleri doğuran olay meydana gelmektedir; ancak, ihracat taahhüdünün yerine getirilmesi şartıyla bu yükümlülükler ertelenmekte, gerçekleşmesi durumunda terkin edilmektedir.

Okumaya Devam Et

Kobiler

Maliye şimdi de POS cihazlarıyla yapılan tahsilatları radarına aldı

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Gelir İdaresi Başkanlığımız, POS cihazlarından gerçekleştirdiği tahsilatın hasılat kaydını yapmayan 3 bin 662 kişiyi tespit etti. Bu kişilerin 5 milyar liralık POS hasılatının beyan edilmesi sağlandı.” dedi.

Şimşek, AA muhabirine kayıt dışı ekonomiyle mücadele amacıyla attıkları adımları genişlettiklerini söyledi.

Gelir İdaresi Başkanlığının, işletmelerde kullanılan POS cihazlarından gerçekleştirilen tahsilat tutarlarından oluşan hasılatın beyan edilip edilmediğini gündemine aldığını bildiren Şimşek, bu kapsamda olası vergi kayıp ve kaçağının denetlediğini aktardı.

Şimşek, Başkanlık tarafından 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin yapılan analiz çalışmalarından hareketle vergi kayıp ve kaçağına neden olduğu yönünde emareler bulunan işletmeler hakkında denetimlere başlandığına dikkati çekerek, denetim sonuçlarına ilişkin şu bilgileri paylaştı:

“Denetim çalışmalarında, vergi mükellefi olmadığı halde üzerlerine kayıtlı POS cihazları bulunan ve bu cihazlar üzerinden hasılat elde eden 2 bin 320 kişi ele alındı. Bu kişilerin toplamda 3 milyar lira kayıt dışı hasılat elde ettiği ve vergi idaresinin bilgisi dışında bıraktığı belirlendi. Mükellefiyeti olan 1342 kişinin ise yine POS cihazları üzerinden elde ettiği toplamda 2 milyar lira hasılatı beyanlarına yansıtmadığı veya eksik yansıttığı tespit edildi. Böylece Gelir İdaresi Başkanlığımız, POS cihazlarından gerçekleştirdiği tahsilatın hasılat kaydını yapmayan 3 bin 662 kişiyi tespit etti. Bu kişilerin 5 milyar liralık POS hasılatının beyan edilmesi sağlandı.”

“1,5 milyar lira vergi tahakkuk ettirildi”

Bu süreçte söz konusu kişilerin vergi daireleri tarafından izaha davet edildiğini belirten Şimşek, “Bu kişilerden 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin vergi mükellefiyetlerine göre gelir vergisi, kurumlar vergisi, katma değer vergisi beyannameleri ile muhtasar beyannameleri olmak üzere 18 bin 500 vergi beyannamesi alındı. Kayıt dışı bırakılan yaklaşık 5 milyar liralık POS hasılatının beyan edilmesi de bu şekilde sağlandı.” diye konuştu.

Şimşek, bu çalışma sonucunda 1,5 milyar lira vergi tahakkuk ettirildiğine işaret etti.

“Mükellef olmadan POS hasılatı elde ediyorlar”

Denetim çalışmalarında çarpıcı örneklere rastlandığını da anlatan Şimşek, “Denetimlerde vergi mükellefi olmadan 1 milyon liranın üzerinde POS hasılatı elde eden 81 kişi bulundu. Bu mükelleflerin ilgili dönemlerdeki hasılat tutarının yaklaşık 253 milyon lira olduğu görüldü. Bunlar arasında toptan ayakkabı, hırdavat malzemeleri, tekstil ürünleri ve beyaz eşya ticareti başta olmak üzere çeşitli alanlarda faaliyetlerde bulunan kişilerin yer aldığı tespit edildi. ” ifadesini kullandı.

Bakan Şimşek, benzer çalışmanın 2023 yılı verileri üzerinden de yapıldığını belirtirken, “Elde edilen sonuçlar üzerine gerekli işlemler yapılacak. Kayıt dışı ekonomiyle mücadelemiz tavizsiz ve güçlü şekilde devam edecek.” diye konuştu.

Okumaya Devam Et

Kobiler

Şirketler, SGK Teşvik miktarını en az yüzde 30 artıracak

Foriba’nın, mevcut teşviklerini optimize etmek, kazançlarını artırmak ve güncel teşvik sistemini takip etmek isteyen şirketlere sunduğu SGK Teşvik çözümü ile mevcut teşvik miktarları üzerinden en az yüzde 30 oranında avantaj sağlanabiliyor.
 
Türkiye’nin en çok elektronik belge işleyen lider e-Dönüşüm firması Foriba, her sektörden 10.000’i aşan referansıyla e-Dönüşüm konusunda Türkiye’deki öncülüğünü sürdürüyor. Foriba, her ölçekten şirkete sunduğu “SGK Teşvik” hizmeti ile mevcut teşvik miktarları üzerinden en az yüzde 30 oranında avantaj sağlıyor.
 
Sundukları SGK Teşvik hizmetinin regülatif bir çözüm mimarisi olduğunun altını çizen Foriba CEO’su Koray Gültekin Bahar: “Foriba olarak bir yandan e-Dönüşüm süreçlerindeki bilgi liderliğimizi devam ettirirken bir yandan da inovatif ürünlerimizle yeni e-Dönüşüm çözümleri geliştirmeye devam ediyoruz. SGK Teşvik hizmetimizle, şirketlerin personel başınafaydalandığı teşvik miktarı 4.000 TL’yi buluyor. Brüt maaş alan bir çalışan için de yaklaşık 2.000 TL civarında teşvik alınabiliyor” diyor.
 
Sundukları SGK Teşvik çözümü ile normalde 1,5 gün sürecek işlemlerin ortalama 10 dakikada yapılabildiğini vurgulayan Bahar, “Şirketler, alabilecekleri mevcut teşvik miktarı üzerinden en az yüzde 30 oranında avantaj sağlayabiliyor. İstihdam teşviklerinin ülkemizdeki işşizliğin azalmasında önemli bir rol oynadığını düşünüyoruz, bu konuda sunduğumuz regülatif çözümler ve yenilikçi yazılımlarla bizler de bu konuda üzerimize düşen görevi yerine getiriyoruz” dedi.
 
Yüzde 99 başarıya ulaşan algoritma
SGK Teşvik’lerinden bir çok kurumun haberinin olmadığının altını çizen Koray Gültekin Bahar, “Foriba olarak sunduğumuz yeni e-Dönüşüm hizmetimizin kurulumu yalnızca 10 dakika sürüyor, sistem sayesinde şirketler aylık ve yıllık olarak teşvikleri hesaplayabiliyor, son 6 aya ait teşvikleri de alabiliyorlar” diyor. Teşvik hesaplamalarında hata oranının yok denecek kadar az olduğunu söyleyen Bahar, başarı oranlarının yüzde 99’lar seviyesinde olduğunu belirtti.

Okumaya Devam Et

Kobiler

Proje taşımacılığı

Türkiye’nin jeopolitiği, ‘Lojistik Sektörü’ üzerinden ekonomiye dönüşüyor. Ölçü dahili yük taşımacılığı büyürken ölçü harici özel ‘Proje Taşımacılığı’ daha da hızlı büyüyor. Bu durumda; taşınan yük bir projedir, ama ayrıca taşıma işi de bir projedir. Proje taşıma firmaları, standart dışı yükleri, en kısa zamanda ve en uygun şekilde taşırlar. Bu nedenle dünya tedarik zincirinin en stratejik halkasındadırlar. Bu sayımızda lojistik sektörünün “Proje Taşımacılığı” boyutunu öne çıkarıyoruz:

Proje taşımacılığı: Taşınması hassasiyet, tecrübe ve standart üstü araç, ekipman ve benzeri donanım gerektiren bir lojistik türüdür. Bu tür taşıma; gerek yurtiçinde gerekse uluslararası lojistik faaliyetlerde yürütülen bir projenin, A’dan Z’ye tüm ihtiyaçlarının bir plan, program dahilinde, taşıma, depolama ve dağıtım süreçleri ile operatör tarafından gerçekleştirilebilmesini gerektirir.
Sektörler ve ürünler: ‘Proje Taşımacılığı’nı, taşıma konusu ürünler ve sektörler yönünden şöyle özetleyebiliriz:
– Fabrika, santral, boru hattı ve ekipmanları.
– Buhar ve gaz türbinleri.
– Transformatör, kondansatör ve ısı kazanları.
– Tank ve basınç araçları.
– Kurutucu, baca ve demir çelik fırınları.
– Endüstri ve endüstriyel makinaları.
– İnşaat endüstrisi.
– Çelik ürünleri.
– Petrol sektörü ürünleri.
– Rüzgar enerjisi–rüzgar türbinleri.
– Denizcilik–yatçılık.
– Havacılık.
– Demiryolları.
– İş makinaları.
– Beton santralleri.
– Taş-kırma eleme tesisleri.
– Döküm üniteleri vb.
– Komple tesis taşımaları.
Proje Kargo: Taşınması hassasiyet gerektiren gabari (ölçülü) yüklerin taşınması ‘Proje Kargo’ konusudur ve bu lojistikte tanım gereği zaman konusu kritiktir. Çünkü zamanda ihlal veya aksama büyük kayıplar yaratır.
Yönetim uzmanlığı: ‘Proje Taşıma’ yükleri uzmanlık deneyim ve özel bilgi gerektirir. Örneğin; her lojistik hat, proje taşımacılığının ihtiyacını karşılamaz. Doğru hat seçimi önem kazanır. Kriz bölgelerine yük taşıma; güvenliği garanti eden anlaşmalar gibi konular uzman ve dinamik kadroları gerektirir.
Planlama uzmanlığı: ‘Proje Taşımacılığı’ yükün türüne göre bazen birden fazla taşıma şeklini gerektirir. (Tren-Gemi , Hava-Kara, Deniz-Kara vs.). Sonsuz seçenek yoktur ama birden fazla seçenek olabilir. Bu noktada titizlik ve milimetrik planlama öne çıkar. Görünmeyen riskler önceden görülür. Güzergah üzerinde kontrol noktaları oluşturma, günlük ve haftalık iş takip raporları verebilme gibi yüksek düzey uzmanlıklar gerekir.
Bölgesel uzmanlaşmalar: Lojistikte altyapıdan yasalara ve kapasiteye kadar bölgesel farklılıklar ortaya çıkar. Örneğin; Türk Cumhuriyetleri’ne, Ortadoğu ve Arap Yarımadası’na taşıma farklılıkları gibi. Sorunu bölgesel uzmanlaşma çözebilir.
Kapasite: ‘Proje Lojistiği’ yapan şirketlerin yükün en uygun biçimde nakli, kaynakların etkin yönetimi, multimodal taşıma biçimlerinin efektif kullanımı, rota bilgisi, resmi ve özel kuruluşlarla ortak çalışma, izin prosedürleri, dökümantasyon, sigortalama gibi pek çok konuda üstün bir organizasyon bilgi ve becerisi geliştirmeleri gerekmektedir. Kimi zaman bu projelerde çeşitli lokasyonlarda depolama ve dağıtım süreçleri gibi ekstra uzmanlık alanları da devreye girer. Demek ki proje lojistiği, çok ciddi bir yatırım, bilgi, tecrübe ve donanım gerektiriyor.

Türkiye’de proje lojistiği
Türkiye’de ‘Proje Lojistiği’nin toplam lojistik faaliyetler içindeki payı “sevkiyat” ölçeğinden bakılırsa yaklaşık yüzde 10 civarındadır. Ancak hacim-tonaj, ciro-karlılık ölçeğinden bakıldığında bu pay artar.
Mevcut durum: Türkiye proje lojistiğinde bugünkü altyapı kapasitesiyle mevcut talebi karşılayabilmektedir. Avrupa ülkeleri, Orta Doğu, Arap Yarımadası ve Afrika ülkeleri yatırımlarında Türkiye’den lojistik ortaklar almaktadırlar. Artıp azalan taleplerle birlikte Türkiye, sektörel anlamda bu hareketliliği değerlendirebilmektedir. Türkiye’nin; özellikle yakın coğrafyada proje lojistiği yönetimini gerçekleştirebilecek düzeyde kuvvetli sektörel rakibi yoktur.
Sektörün vizyonu: Avrupalı şirketlere kıyasla tecrübe, finansman ve donanım eksikliği bulunuyor. Beklenen büyüme açısından şirketlerimiz yatırıma yönelmek durumundadır.
Türkiye’de özellikle enerji, inşaat ve sanayi sektörleri projeler üretmeye elverişli alanlardır ve bu sektörlerde daha büyük yatırımlar hedefleniyor. Örneğin; enerji sektöründe Türkiye’de 5 yıl içinde 78 bin Mw’lık yatırım planlandı, bu da 50 bin adet proje taşıma anlamına geliyor. Sektörde; 2-3 yıl sonra başlayacak projeler için teklifler veren, hazırlık yapan şirketler mevcut.
Önümüzdeki süreçte artacak proje taşımacılığı taleplerini karşılamak üzere, kamu ve özel sektörün bu taleplere yönelik orta ve uzun vadeli bir master plan izlemesi bekleniyor. Kamusal altyapı yatırımları her anlamda ‘Proje Lojistiği’ sektörümüz için önem taşıyor. Ayrıca sektörün oyuncularının da özel ihtiyaçlara çözüm üretebilecek teknik bilgi, finansman, ekipman ve benzeri alanlarda hazırlanmaları gerekiyor.
Ekipman yetersizliği ve tecrübeli eleman azlığı da ‘Proje Taşımacılığımız’ın üstüne gitmesi gereken sorunlardandır.

Proje taşımacılığının potansiyeli büyük
Proje taşımacılığı uluslararası karayolu taşımacılığı sektöründe çok önemli bir role sahip. 2012 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü’nden alınan 60 bin adet özel izin belgesi kapsamında gerçekleştirilen proje taşımaları ülke ekonomisi için önemli bir dinamik yaratıyor. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanı Çetin Nuhoğlu, proje taşımacılığı gerçekleştirebilmenin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan alınan yetki belgeleri ile mümkün olduğunu belirtiyor. Nuhoğlu, “Proje taşımacılığına konu olan yüklerin boyutlarının ülke mevzuatında belirlenen ölçüler dışında olması sebebiyle taşıma sırasında birçok noktaya dikkat edilmesi gerekiyor. Ülkemizdeki kurallara bakıldığında ise; özellikle AB ülkeleri ile yapılan kıyaslamada mevzuat ve uygulama anlamında birçok noktada eksiklikler göze çarpıyor. Uluslararası Nakliyeciler Derneği bünyesinde faaliyetlerine devam eden Özel Yük Çalışma Grubu’nun gerek ulusal gerek ise uluslararası alanda gerçekleştirilen çalışmalar ile birlikte sektördeki proje taşımacılığına ilişkin mevzuat eksikliklerinin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından giderileceği ve uygulama anlamında AB ülkelerinde olduğu gibi basit fakat etkin yöntemler ile taşımaların hız kazanacağını düşünülmektedir” açıklamasını yapıyor. Proje taşımacılığında hizmet verilen sektörlerin başında inşaat ve enerji sektörleri geliyor. Özellikle yurtdışındaki hidroelektrik santrallerine, baraj, köprü, rüzgar enerji santrali inşaatlarına proje taşımaları yapılıyor. Nuhoğlu, sektörün mevzuatsal ya da uygulamada yaşadığı sıkıntıları ise şöyle anlatıyor: “AB ülkelerindeki mevzuat anlamında sağlanan kolaylıklara bakıldığında özel izin belgelerinin yıllık olarak tahsis edilmesi, taşımalardaki kolaylaştırıcı prosedürlerin fazlalığı yurtdışındaki proje taşımacılığının avantajları olarak sıralanabilir. Ülkemizde proje taşımalarına ilişkin ayrı bir mevzuatın bulunmaması sebebiyle uygulama anlamında karşılaşılan farklılıklar ve bunların yarattığı ek maliyet ve prosedürler de ülkemizin yurtdışına kıyasla dezavantajı olarak görülebilir.”
UND’nin verilerine göre 400.000 kişiye istihdam yaratan uluslararası karayolu taşımacılık sektörünün GSYH’daki payı yüzde 15 civarında. Sektörün toplam yatırımı 10 milyar dolar iken Türkiye’ye yıllık döviz getirisi 8 milyar dolar. 2013 yılındaki 42 milyar dolarlık ihracat gerçekleşmesinde hizmet ihracatı gerçekleşmesi ise 13.2 milyar doları buluyor. Taşımacılık sektörünün dahil olduğu hizmet ihracatı hedefinde belirlenen rakam 2023 yılında 150 milyar dolara ulaşıyor. Bunun içinde sektörün payı ise 60 milyar dolar olacak. Proje taşımacılığının genel hedefler içindeki payının artması ise gerek mevzuat gerek ise uygulama anlamında gerçekleştirilecek iyileşmelere bağlı olarak artacak.

OMSAN, 2014’te büyüme odaklı
OMSAN, Türkiye ve Avrupa’da ekonomideki büyümenin yavaşlamasına rağmen sektörün ortalamasının üzerinde büyüyerek 2013 yılını 640 milyon TL’lik bir ciro büyüklüğüyle kapattı. OMSAN, 2014 yılını,15 milyon dolar tutarında yatırım, yüzde 15 büyüme oranı ve yaklaşık 750 milyon TL düzeyinde bir ciro ile tamamlamayı hedefliyor. OMSAN Genel Müdürü Osman Küçükertan, bu yıl önemli bir ticaret ve sanayi merkezi olan Gaziantep’te yeni bir Bölge Müdürlüğü kurduklarını belirterek, “Haziran ayında faaliyete başlayan Gaziantep Bölge Müdürlüğü ile OMSAN, Gaziantep ve çevre illerdeki lojistik ihtiyaçlara sağlayacağı rekabetçi çözümlerle bölge ticaretinin gelişimine katkıda bulunmayı hedeflemektedir” diyor. Firmanın uluslararası gelişimi hakkında da bilgi veren Küçükertan, şu bilgileri veriyor: “2013 yılında Fas’ta yeni bir şirket kuran OMSAN, 2014 yılında oto taşıyıcı yatırımı yapmış ve Fas/Casablanca’da 45 dönümlük bir arazide 2.300 araç kapasiteli bir araç parkı kurmuştur. OMSAN, bu araç parkında PDI hizmeti de sunmaktadır. Türkiye’nin lider otomotiv lojistiği firması olan OMSAN, Türkiye’deki sektörel bilgi birikimini Fas otomotiv sektörünün hizmetine de sunmayı hedeflemektedir.”
Otomatik Ayrıştırma Sistemi devrede
Sektörde yeniliklere imza atarak büyümeyi tercih eden OMSAN, depolarında yoğun işçilik gerektiren dolayısıyla hataya en açık süreçlerden birini oluşturan ürün ayrıştırma işlemleri yazılımını OMSAN mühendislerinin geliştirdiği “Otomatik Ayrıştırma Sistemi” (Sorter) ile çözüyor. Projenin ikinci fazında TÜBİTAK-TEYDEB kapsamında alınan mali destek ile sorterin etkinliğinin arttırılmasını hedeflediklerini aktaran Küçükertan, firmanın gelişimine ilişkin şunları anlatıyor: “Denizyolu ve demiryolu taşımalarının portföyündeki ağırlığını artırmayı planlayan OMSAN; gemi, lokomotif ve müşterilerinin sektörlerine özel vagon yatırımlarıyla intermodal taşımacılığın avantajlarını kullanarak, Anadolu’nun her köşesindeki müşterilerini Avrupa’nın tamamına en rekabetçi koşullarda ulaştırmayı hedeflemektedir.”
Başarısı tescilli marka: OMSAN
Bugün Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde şirketleri, irtibat ofisleri ve acenteleriyle faaliyetlerini yürüten OMSAN, gösterdiği yüksek iş performansı nedeniyle Avrupa’nın en prestijli iş dünyası ödüllerinden biri olarak gösterilen ‘European Business Awards 2013/14’ Yarışması’nda ‘150 Milyon Euro ve Üzeri Yıllık Cirosu Olan Büyük Şirketler’ kategorisinde Avrupa’nın en başarılı 10 firması arasında yeralan tek Türk şirketi olarak Onur Nişanı ile ödüllendirildi. Dünyaca ünlü marka derecelendirme kuruluşlarından biri olan Brand Finance tarafından gerçekleştirilen ‘Türkiye’nin En Değerli Markaları-2014’ araştırması sonuçlarına göre OMSAN, 58 milyon dolar marka değeri ile ‘Türkiye’nin En Değerli 69. Markası’ seçilerek, listeye lojistik sektöründen giren en değerli marka oldu. Öte yandan iş dünyasının en saygın ödül organizasyonlarından biri olarak kabul edilen ‘International Business AwardsSM’ yarışmasında OMSAN, ‘Yılın Taşımacılık Şirketi’ kategorisinde ‘Gümüş Stevie®’ Ödülü’ne, ‘Kurumsal Film’ kategorisinde ise ‘Bronz Stevie®’ ödülüne layık görüldü.

Okumaya Devam Et

Trendler

Copyright © 2024 Kobi Yatırım. Tüm Hakları Saklıdır.